"Akşama kadar evden çıkmadım. Okudum. Düşündüm. Kapitalizm benim gibi evde oturan adamı naapsın? Hiç hazzetmez. Evde oturan adama bir şey satamaz çünkü. Bu yüzden de, insanın evde sıkılacağına dair yalanlar üretmiştir: mutluluğu, neşeyi, eğlenceyi 'evin dışında' konumlamıştır. Zavallı insan kardeşlerim de bu oyuna gelir, evde canının sıkıldığı yalanına inanan, dışarı çıkar ve kaçınılmaz bir şekilde para harcar. 'Yemeğe çıkmak, sinemaya gitmek, alışveriş yapmak' bir mutluluk biçimi olarak sunulur. 'Evde pineklemek, uyuz uyuz oturmak' gibi tabirlerle de evcimen hayat küçümsenir. Oysa kapitalizmin bu tezgahına karşı, Müslüman, evinde mutlu olan adamdır. Bu sebeple bayım, biz evimizi bilinçle ve inatla sevmeye devam edeceğiz. Gerçi kapitalizm, televizyon ve internet aracılığıyla, evdeki adamın da cebindeki paraya gözünü dikmiş durumda. Evine kapanan adamı bile rahat bırakmıyorlar. Şeytan dünyayı bu yüzyılda süslediği kadar hiç süsleyememişti. Kitaptan uzak duran, dünyanın süslerine aldanacaktır vesselam."
"Düşündüm de, insan kendi yaşamının yağmurlarında ıslanma fırsatını kaçırmamalı." -Charles Bukowski-
9 Aralık 2017 Cumartesi
30 Ekim 2017 Pazartesi
23 Eylül 2017 Cumartesi
Sonbahar...
En huzur veren, en sevdiğim mevsime geldik. Kahvemizi, battaniyemizi alıp kitap okumalara doyamayacağımız bir mevsim olsun :)
10 Eylül 2017 Pazar
9 Ağustos 2017 Çarşamba
17 Temmuz 2017 Pazartesi
Mevla görelim neyler...
Başımıza gelen bir şey, bizim olmasını umduğumuzdan başka bir şey oluyorsa hiç hoşumuza gitmiyor bu. Çünkü ne olmasını umuyorsak, sadece onun hakkımızda hayırlı olduğuna inanıyoruz. Dilimizden hazır kalıp tevekkül ifadeleri dökülüyor olsa da; içimizden neyin hakkımızda iyi, neyin kötü olduğunu ‘kendi’mizden başkasının bilemeyeceğine inanıyoruz. Öyle olmasa; hâdiseleri bu kadar kesin fikirlerle karşılamaz, daha yaşandığı anda yaşanan şeyin iyiliği ya da kötülüğü hakkında bu kadar sarsılmaz kanaatlere sahip olmazdık. Başlayan bir şeyin nereye varacağına dair tam bilgi sahibi olduğumuza kani olmak için hiçbir geçerli sebebimiz, dayanağımız yok aslında. Sayısız kere bir şeylerin hakkımızda iyi olacağına ya da kötü olacağına inanmış ve sonra yanılmış olsak da, geleceğin hayatımıza ne getireceğine dair her şeyi en iyi bilen olduğumuza içten içe inanmaya devam ediyoruz. Hiçbir insanın gerçekte hâdisatın akıbetine dair bilgisi yok; bu belli, tartışması yok! Ama nedense bu kadar belli bir konuyu idrake dönüştürmeye ne niyet ediyoruz, ne de bu doğrultuda bir gayret gösteriyoruz. Mukadderat meselesinin zihinlerimizde bu kadar fazla muammalaşması, sınırlarımızı bir türlü kabullenemeyişimizden ve kendi hayatımızı kontrol etme vehminden kurtulamıyor oluşumuzdan değil mi aslında?
“Hakkın olacak işler/ Boştur gam-u teşvişler/ O hikmetini işler/ Mevla görelim neyler/ Neylerse güzel eyler” buyurmuş Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri ‘Tefvizname’sinde; keşke azıcık fikredebilsek, keşke biraz hazmedebilsek, keşke bu hakikati içimizin baş köşesine inceden nakşedebilsek! -Gökhan Özcan-
19 Haziran 2017 Pazartesi
Kendime not.
"Bazı şeyler için vaktim yok…Kibirli olduğumdan değil, sadece daha fazla canımın yanmasını ve beni mutsuz eden şeylerle vakit harcamak istemediğimden. Hayatımda geldiğim noktada alaycılık, aşırı eleştiri, aşağılanma ve herhangi bir doğal ihtiyacımın görmezden gelinmesine sabrım yok. Beni sevmeyen insanlarla iyi geçinme,birlikte olma isteğimi kaybettim.Bencil, ikiyüzlü, sahtekar,ucuz övgüleri olanlara hayatımda yer vermeme kararı aldım. Ne seçici bilgeliğe, ne akademik kibre, ne de popüler dedikodulara tahammülüm yok. Bu dünyada karşıtların bir arada yaşayabileceğine inanıyorum, bu yüzden katı ve sivri ilişkilerden kaçınıyorum. Dostluklarımda, ilişkilerimde sadakate ve saygıya önem veriyor, cesaretlendiren, teşvik eden cümleler kuramayan insanlarla bir arada olmayı bırakıyorum. Abartılı her şeyden sıkılıyorum ve en önemlisi sabrımı hak etmeyenlere hiç sabrım yok artık."
13 Haziran 2017 Salı
Hayal kurarım hayal...
"Hayal kurarım hayal... Işıklı, sevinçli, çiçekli, kimsenin kimseyi sömürmediği. Kimsenin kimseden korkmadığı, kuşkulanmadığı, kimsenin kimseye düşmanca bakmadığı bir dünyanın hayalini kurarım. Kimsenin kimseye diş gıcırdatmadığı bir dünya. Gönlü gani bir adam sayarım kendimi. Bu kadarı da bana yeter, bu kadarı bile beni mutlu eder." Yaşar Kemal
25 Mayıs 2017 Perşembe
İsmet Özel'den...
"Bir yerde insanın yoksulluğunun otomobilinin markasıyla ölçüldüğü ülkeler, öte yanda bir kap bakla ezmesiyle iki gün geçirmek zorunda olan, bir salgın hastalıkla insanların kitleler halinde öldüğü ülkeler var. Asıl garip, tuhaf olan fiziki açlık çeken insanların karınları doyar doymaz meselelerini büyük ölçüde çözüyor olmalarına rağmen, otomobilin markası yüzünden yoksul sayılanların iflah olmaz bir tatminsizlik duygusuyla acı çektikleridir."
27 Nisan 2017 Perşembe
Sen ne istiyorsun ?
Anlaşılamamak büyük bir korku içimde... Etrafımdaki hiçbir insanın beklentilerini karşılayamıyorum neden. Çocukken ya da ilk gençlik döneminde beklentiler daha makuldü, yüksek sınav notları, iyi bir üniversiteye girmek, sonra diplomayı aileye teslim etmekle karşılanıyordu ama yaş aldıkça beklentileri karşılamak zorlaşıyor. Ofiste patronunu memnun etmek kaygısı, hemen evlenip aileni memnun etmek, hayatını O’na adayıp olmadığın birine dönüşmek ve sevgilini/kocanı memnun etmek kaygısı… Öyle bir an geliyor ki istediğin şehirde, ülkede yaşayamaz oluyorsun, saçını dilediğin renge boyayamıyorsun, evine dönüp mümkün olan en kısa zamanda (yeterince tanımadığın) birisi ile evlenip çocuk büyütmeye başlamazsan ‘öteki’ oluyorsun. Herkesin senin hayatın üzerinde beklentileri başka peki kendine sorduğun oluyor mu; ‘Sen ne istiyorsun?’. -Ezgi Harmancı
25 Mart 2017 Cumartesi
25 Şubat 2017 Cumartesi
9 Şubat 2017 Perşembe
25 Ocak 2017 Çarşamba
14 Ocak 2017 Cumartesi
1 Ocak 2017 Pazar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)