"Düşündüm de, insan kendi yaşamının yağmurlarında ıslanma fırsatını kaçırmamalı." -Charles Bukowski-

19 Ocak 2016 Salı

Belki kafeyi değil de ...

Zaragoza'da yaşarken,  özellikle öğleden sonralarını iple çekerdim. Bir güzel giyinir, süslenir, İspanyolca kitaplarımı da alır o çok sevdiğim kafeye giderdim. Genellikle aynı masaya otururdum. Kafe mis gibi kahve ve tatlı kokardı. Bazen canım çekerdi kakaolu kek yerdim. Sütlü kahvemi de söyler ( artık ben söylemeden anlıyor ve un cafe con leche? diyorlardı.) sandalyeme kurulurdum. Yalnızlığı orada daha çok sevdim . Yaşadığım anın tadını çıkarırdım. Dersleri, sınavları, aşkı, işi gücü düşünmez, İspanyolca şarkılar dinler hayaller kurardım . Kafeye girip çıkanları izler,  konuşmalarını anlamaya çalışırdım.  Hemen iki masa önümde  Araplar olurdu. Bazen yüksek sesle konuşurlardı  ama o bile rahatsız etmezdi beni. Ne zaman gitsem oradalardı. Yaklaşık 5-6 kişiydiler. Çalışmıyorlardı heralde. Bir tanesi her gün aynı yerinde şarabını içerdi. Bazen yan gözle okuduğum kitaplara bakarlardı. Onlar da  bu kız neden hep burada. Ne okuyor acaba demişlerdir büyük ihtimalle. Çünkü en son bir tanesi gelip benimle konuşmuştu ama iki gün sonra Türkiye'ye dönmüş, onlar için gizemli kız olmuştum. :) Neyse sözün kısası bir kafeyi özleyeceğim hiç aklıma gelmezdi. Ama ben çok özlüyorum orayı. Belki kafeyi değil de bana yaşattığı huzuru özlüyorumdur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder