"Düşündüm de, insan kendi yaşamının yağmurlarında ıslanma fırsatını kaçırmamalı." -Charles Bukowski-

2 Ocak 2012 Pazartesi

Bir Sabah Yürüyüşü...

Penceremden giren güneş ışığının yüzüme vurmasıyla uyandım. Çok güzel bir uyku çekmiştim doğrusu. Mis gibi yaz havası odamın içine dolmuştu. Güllerin, yaseminlerin kokusu geliyordu hafif hafif burnuma. Saat sabahın sekiziydi ve evde herkes uyuyordu. Annem, babam, işten anca izin alıpta gelen abim ve en yakın arkadaşlarım. Nasıl başardık bilmiyorum ama aynı anda tatile çıkabilmeyi başarmıştık sonunda.
Hemen çiçekli elbisemi giydim ben de. Sessiz adımlarla kendimi taşlı, etrafı yeşillikli, çiçeklerle kaplı yolumuzda buldum. Bu sokakların hep anısı olmuştur zaten ben de.Bütün yıl özlemle, hasretle bu yollarda yürüyebilmeyi beklerim.
Hava da öyle güzel ki. Hayat, yaşamak ne güzel dedirtiyor insana.Pek bir kimse de yok daha sokaklarda, insanlar daha yeni yeni uyanmaya başlıyorlardır zaten. Biraz yürüdükten sonra balkonu menekşelerden geçilmeyen Ayşenur teyzeyi görüyorum balkonunda. El sallıyoruz hemen birbirimize o da etrafı seyrediyormuş öylesine. Biraz muhabbet ettikten sonra selam söylüyor annemlere ve ben doğruca küçük bir markete gidip kahvaltı için bir şeyler alıyorum. Çok güzel olmalı kahvaltı. En yakına arkadaşlarım gelmiş , abim gelmiş olsun o kadar da değil mi ama.

Sahil yoluna sapıyorum biraz sonra. Deniz bu saatte öyle durgun öyle zarif ve parlak ki...Sonsuza açılıyor sanki.Cennetteymiş hissini veriyor insana. Aman Allahım nasıl güzel bir manzara bu böyle. Bütün yıl boyunca bir sürü davaya bakmaktan öylesine yorgun düşmüşüm ki ilaç gibi geliyor bu manzara bana.Tüm yorgunluklarımı, mücadelelerimi unutturuyor bana.
Yavaş yavaş sokaklarda dolmaya başladı artık. Bakıyorum saat dokuz olmuş. Kendi kendimle çıktığım bu sabah yürüyüşünde oyalanmışım biraz. Ama insanın elinde değil ki. Bu temiz,güzel havayı doyasıya solumamak, denizin muhteşem berraklığına, dinginliğine kendini kaptırmamak mümkün değil...Ama evime dönmeliyim artık uyanmışlardır belki bizimkiler sonra merak etmesinler bide beni.
Köşeyi dönüp bizim sokağa saptığımda tombul, küçük bir bir kediyle karşılaşıyorum. Öyle tatlı ki sevmeden, kucağıma almadan duramıyorum. Annemlere de diyorum hep alın şöyle kedi, köpek diye hem arkadaş olur size hem de her geldiğimde bol bol severim ben diye ama dinletemiyorum işte. Kediciği bıraktıktan sonra nihayet eve varıyorum. Annem ve dostucuklarım uyanmışlar herkesin yüzünde bir tebessüm ve havada uçuşan günaydınlar...
Hayat diyorum. Şu anki mutluluğumu bir yere hapsetsem de çıkarıp çıkarıp yaşasam bu anı yeniden ne de güzel olur diye düşünüyorum ama doğruca mutfağa gitmeliyim tabi annem çağırıyor beni...
derken uyanıyorum alarmın sesiyle. Rüyaymış hepsi meğer...Tekrar uyusam ve devam etsem bu güzel rüyama olmaz mı? Lütfen ! :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder